
Ergen Ailelerine Tavsiyeler
Ergenlik asırlardır çeşitli mecralarda hep sorunlu dönem olarak dile getirilip durulmuştur. Aileleri bekleyen zor bir dönem olarak algılanmıştır. Her şeyden önce işin sevindirici tarafı geçici bir dönemdir. Bu geçici dönem sonunda hiç yaşanmamış gibi bitebilir. Ya da kalıcı hasarlar bırakabilir.
Ailelerin ilk etapta zorluk yaşasalar bile geçici bir dönem olduğuna ikna edilmeleri gerekir. Ergen ailelerinde en çok gözlediğim düşünce; çocuklarının artık hep böyle kalacak korkusudur. Ergenin davranışlarını kişilik özellikleri olarak algılama özellikleri vardır ailelerin. Problem olduğunu düşündüğü davranışları hemen düzeltmek isterler. Ama bilinmeyen şey ise ailelerin problem olarak gördükleri davranışların çoğu aile için problemdir. Çünkü çocukluktan gençliğe geçen ergende normal görülebilecek davranışları aile problem olarak görme eğilimindedirler.
Bu dönemde genç daha fazla kendini ispatlama ve kişiliğini ortaya koyma çabası içine girer. Anne-baba ya bu nedenle itiraz etmeye başlar. Anne baba bunu isyankarlık olarak ve davranış bozukluğu olarak algılarsa işin içinden çıkamaz hale gelir. Yine genç yaşam alanını genişletmek ve daha fazla arkadaş çevresi edinecektir. Bu durumda ailelerde en fazla duyulan endişe kontrolünü kaybetme korkusudur. Daha küçük yaşlarda tamamen aileye bağımlı çocuk aile için daha kontrol edilebilir durumdadır. Artık genci istediği gibi kontrol edemez. Arkadaşlarının hepsini tanıyamıyordur ayrıca telefonundaki bütün numara sahiplerini bilmiyordur. Anne baba kontrolü kaybetme dışında çocuğunun ilgisini kaybediyor korkusu için girebilir. Gördüğümüz üzere ergenlikle sorun yaşayan sade ergen değil, anne babada aynı oranda sorunludur. Sadece yeni duruma uyum sağlam aya sadece ergenin ihtiyacı yoktur. Anne babanın da yeni duruma uyum sağlaması gerekir. Bu uyum geciktikçe aile ile genç arasında çatışmalar kronik hale gelecektir. Bu nedenle aile ve gencin danışmanlık alması gerekir.
Bu dönemde ailenin ergenlik ve özellikleri konusunda kendini eğitmesi çok önemlidir. Ergendeki her davranış değişikliğini anında düzeltmeye çalışması ergenin isyankar olmasına sebep olacaktır. Ailenin ilk önce değişen davranışları tespit etmesi ve önceki davranış şekliyle karşılaştırarak ergenle bu konuyu sakince konuşmalıdır. Sonuçta nasıl düzelmesi gerektiğini beraber bulmaları gerekir. Düzelme için de bir süre tanınması lazımdır. Örneğin ergenlik çağında çok görülen ders çalışmada azalma konusunda aileler çok endişelidir. Ve genelde geçici bir dönemdir. Ergenler bir seneye kadar eski ders alışkanlıklarına geri dönerler. Derslerde düşüşler aileleri telaşlandırır ve ergene baskı yapmaya başlarlar. Bu baskı genelde ters teper daha az ders çalışırlar. Aile sakin bir yaklaşımla ergene zaman vererek sorunu uzun süreye yayıp kendisini düzeltmesi için fırsat verilmelidir. Aksi taktirde zaten duygusal olarak zor bir dönem geçiren ergen çocuğun ailesini kaybettiği hissini verebiliriz. Bu dönem ailenin en çok destek olacağı bir dönemdir.
Yine bu dönemde görülen aşırı bilgisayar oyunu oynama, internetten ve telefondan devamlı arkadaşlarıyla mesajlaşma gibi konuların hepsi yakinen takip edilmeli fakat ergenle konuşarak ve vakit vererek aşılmalıdır. Sert tedbirler sorunun artmasına ve ergenle ebeveynleri arasında ilişkinin bozulmasına neden olur.
Arkadaşlarıyla daha fazla vakit geçirmesi için fırsatlar tanınmalıdır. Ancak saatleri konusunda konuşularak ergenle anlaşılmalıdır. Ufak tefek saat geçirmelerine sert tepkiler yerine yumuşak, memnun olmadığınızı hissettirerek tepki vermelisiniz.
Genelde yumuşak bir yaklaşımla ve zaman geçtikçe sorunlar azalır. Fakat hastalık boyutunda davranış sorunları, çeşitli bağımlıklar , işin içinden çıkamama, sorunların çok uzaması, aşırı mutsuzluk, ,intihar düşünceleri, aşırı başarısızlıklar v.b. durumlarda doktora gitmeyi de aksatmamak gerekir.
detay
Okul Başlarken
İnsan hayatında çok önemli dönüm noktaları vardır. Okula başlama, evlenme, askere gitme, işe başlama gibi. Bu dönemler özellikle kaygılı insanlar için zor geçebilir.
Erişkin insanlara sorarsanız bu dönüm noktalarıyla ilgili çeşitli anıları vardır. Bazıların ki kötü anılardır. Eskiden anaokulu, kreş gibi sistemler az olduğu için okula başlama sorunu daha fazla yaşanırdı. Ama son dönemlerde okula alışmayı sağlayan anaokulları çocukların uyumunu kolaylaştırıyor.
Yine de bazı çocuklar anaokulunda ki oyun ortamından çıkıp düzenli, kurallı sınıflara uyum sağlamakta zorlanıyor. Özellikle dikkat sorunu yaşayan, öğrenme sorunları olan çocuklar için bu süreç daha zor geçer. Okulda ders boyunca oturması gereken çocuk sıkılıp isyan etmeye başlayabilir. Öğrenmede de diğer çocuklardan geri kalırsa motivasyonu kırılır.
Bütün bu sıkıntıların olmaması için anne-baba ve öğretmenlerin uyanık olması gerekir. Çocuğun yaşadığı problemleri anında tespit edip düzeltilmesi gerekir. Ayrıca tercihen okuldan önce her çocuğu psikolojik bir taramadan geçirilmesi önerilmektedir. Bu çocuktaki dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, özel öğrenme güçlüğü, okul fobisi, kaygı bozukluğu v.b. gibi psikolojik sorunların erken tespit edilmesini sağlayacaktır. Böylelikle çocuğun yaşayacağı sorunları erken tespit edip düzeltebiliriz.
Bazen ufak bir sorunla başlayan sıkıntılar artarak çocuğun okula devam etmemesine kadar giden problemlere neden olabilir. Bu genelde gözden kaçan ufak tefek ayrıntılardan ortaya çıkar. Bu nedenle öğretmenlerin okulda görülebilecek psikolojik hastalıklar için eğitilmesi önemlidir. Okula yeni başlayacak çocuğu olan anne babalar da kısa sürelide olsa bir eğitimden geçirilmesi faydalı olacaktır.
Çocuklarımız için zor olan okula başlama dönemin de hastalıkların erken tanılanması çocuğun okul uyumunu kolaylaştıracaktır.
detay
Çocuklar depresyona girer mi?
Çoğu kişi çocukların hiçbir derdi olmayacağını, depresyona girmeyeceğini düşünür. Çocukların günlük yaşadığı sorunları şımarıklığa yaramazlığa verebilir. Çocuk Psikiyatrisine gelen vakaların önemli bir kısmı çocukluk depresyonu yaşayan vakalardır.
Çocukluk depresyonu yaşayan çocuklar çocuk psikiyatrisine başvurduklarında erişkin insandan farklı belirtiler gösterirler. Erişkin bir kişide, depresyonda genelde içe kapanma, halsizlik, yavaşlama şikayetleri olur. Çocukta ise daha fazla huysuzluk, sinirlilik, o güne kadar göstermediği davranışlar, okulda uyumsuzluk, arkadaş ilişkilerinde bozulma, ders başarısında düşme gibi belirtiler olabilir. Bu belirtiler çocuk psikiyatrisine gelen diğer vakalarda da sıklıkla görüldüğü için çocuk depresyonunu iyi ayırmak gerekir.
Örneğin okul başarısızlığı ve derslerle ilgilenmeme dikkat eksikliği bozukluğunda da görülür; ama farkı dikkat eksikliğinde eskiden beri ders dinlememe ve ders çalışmama vardır. Çocukluk depresyonun da ise çocukta depresyonun başladığı dönemden sonra bu belirtiler çıkar. Keza davranım bozukluğu olan çocuklarda arkadaş ve toplumla ilişkileri önceden beri bozuktur.
Çocukluk depresyonunda nedenler çok çeşitli olabilir. Çocuk psikiyatrisine gelen vakalarda çocuk depresyonu yapacak nedenler sıklıkla görülebildiği gibi nedensizde olabilir. Çocuklar erişkinlerin etkilenmeyeceği çoğu şeyden etkilenebilir. Akranlarıyla kavga , darılma, evde anne baba sorunları, boşanmalar gibi. Ufak bir oyuncağını kaybetse bile depresif belirtiler görülebilir. Ayrıca neden yokken de biranda çocukluk depresyonu yaşayabilir.
Aileler çocuklarında ki davranış değişikliklerini iyi takip etmeli. Özellikle öfke artışı, önceden zevk aldığı oyunlardan zevk almama, uyku değişiklikleri, her zamankinden fazla mızmızlık, kilo alamama durumlarında çocuk psikiyatristlerini ziyaret etmelidirler. Okulda da öğretmen davranış değişikliklerini gözlemeli, ders başarısı düşmelerini ebeveynlere not etmelidir.
Çocuk depresyonunda ailelerin davranış sorunlarını sert yöntemlerle düzeltmeye çalışması sorunu derinleştirecektir. Çocukta zaten olan özgüven problemlerini ve sevilmiyor algısını arttırıp depresyon seviyesini yükseltecektir. Ailelerin bu konuda uyanık olması gerekir. Çocukluk depresyonu düşündükleri çocuklarını depresyonları artmadan profesyonellere götürmelidirler. Ayrıca her zamankinden daha fazla sevgilerini göstermelilerdir ki çocuğun buna ihtiyacı vardır.
detay
Çocuklarda Otizm Belirtileri ve Tedavisi
Otizm çocukta üç yaşında önce başlayan yaygın gelişimsel bozukluktur. Yani çocuğun psikolojik gelişim alanlarının hemen hepsini etkiler. En büyük sorun iletişim ve etkileşim alanlarındadır. Aileler bu konuda çok sıkıntı çekerler. Ailelerin fark etmesi daha çok konuşma dönemine denk gelir. Konuşma başlamayınca aile şüphelenebilir. Bir başka belirtide göz iletişimi kurması zordur yani göz göze bakamaz. Anne arama davranışı çok olmaz; yani annesinin çevrede olmamasına tepki vermez. Bu belirtiler görüldüğünde doktorun görmesi gerekir.
Gelişim alanlarının tek tek incelenip bu alanları geliştirmek için tedavilere başlanmalıdır. Konuşma, iletişim ve etkileşimin geliştirilmesi gerekir. Bu çocuklar büyüdükçe yaşıtlarıyla iletişim kurmakta zorlanırlar. Sosyal ortamlar oluşturup, buralarda yaşıt çocuklarla iletişim ve etkileşim kurması sağlanmalıdır.
Bir şeyleri biriktirme, renkli, parlak eşyalara aşırı ilgi toplama gibi. Dönen şeylere ilgi vardır; çamaşır makinesi gibi. Suyla çok oynarlar, oyuncaklarla amacına uygun oynayamaz, mesela arabayı sürmek yerine sadece tekerlerini döndürür. Annesi seslense bile bakmayabilir. Odada ki insanın olup olmaması sanki umurunda değildir. Ona tepki vermez. Konuşma hiç başlamayabilir. Başlasa bile gramer hataları ve tonlama hataları olur. Konuşma çok sığ ve kısa cümlelerden oluşur.
Sosyal uyumu çok bozan bir hastalıktır. Kendine bakımı öğretmek bile çok sorun olabilir. Tuvalet alışkanlıklarını öğretmek diğer çocuklara göre çok zordur. Kişisel bakımı, temizliği, giyip çıkarması çok zor öğretilir. Diğer çocukların çok kolay öğrendiği şeyleri çok zor öğrenir.
Bu çocuklara özel bir eğitim uygulanması gerekir. Sabırla özel eğitim teknikleri dediğimiz eğitim yöntemlerini kullanarak, adım adım yeteneklerini geliştirmek gerekir.
Bu süreç anne-baba, doktor ve eğitimcinin beraber çalışması gereken bir süreçtir. Hep beraber eksiklikleri tespit edip ortak hareket edilmelidir.
Otistik çocuklar bazen sosyal açıdan çok uyumsuz olabilir. Kreşte, okulda saldırgan davranışları olabilir. Yine otizm yanında, hiperaktivite dediğimiz aşırı hareketlilik, sınıfta oturamama olabilir. Bu durumlarda ilaç tedavileri kullanılabilir. Yaşadığı sorunlar nedeniyle depresyon gelişebilir bu konunun da atlanmaması gerekir.
Yine otistik çocuklar yeni ortam ve durumlara çok zor alıştıklarını unutmamak gerekir. Bazen evdeki ufak bir eşyanın yerinin değişmesi bile onun için çok zor olabilir ve aşırı tepkiler verebilir. Sınıfının değişmesi, evinin değişmesi onun için hep zor şeylerdir. İnsanlara zor alışır; alıştığı insanların mesela öğretmenin değişmesine bile çok agresif tepkiler verebilir.
Hastalığın nedenleri çok karmaşıktır. Bu konuda çeşitli görüşler vardır. Beynin nörokimyasal sisteminde bozukluklar vardır. Halen bu konuda araştırmalar devam etmektedir.
Aileler için çok zor bir durumdur. Otistik çocukla beraber ailenin de eğitilmesi gerekmektedir. Anne babayı da tedavi altına alıp, motivasyonlarını çok yüksek tutmak gerekir. Tedavi çocuk ve ailenin yaşam kalitesini arttıracaktır.
detay
Şehirli Çocuklar
Son yüzyılda sanayi ve teknoloji devrimiyle insanların yaşam şekilleri de adeta bir devrime uğramıştır. Bu sosyolojik bir kargaşaya neden olmuştur. Avrupa gibi ülkelerde bu dönüşüm çok daha önce başlamıştır. Türkiye gibi ülkelerde bu değişim hala sürmektedir.
Özellikle altmışlar ve yetmişlerden sonra köylerden kentlere bir akın olmuştur. Köyde geleneksel aile modelleri şehirde değiştiği gibi çeşitli yerlerden gelen insanlar arasında aynı mahallelerde kültürel çatışmalar başlamıştır. Bu durum halen devam etmektedir. Bir örnek verecek olursak aynı okulda okuyan çocuğunun arkadaşının ailesi için bizim gibi değil onlar diyerek arkadaşlık etmesini istemeyen birçok aile görmekteyiz.
Köy ve mahalle ortamında bir çocuk kalabalık çocuk gruplarında büyür. Öğrenmesi gereken çoğu şeyi bu grupta öğrenir. Ayrıca aileler geniştir. Aile dede büyükanne amcalar kuzenler bir kalabalık halinde beraber yaşarlar. Yeni anne baba olanlar çocuğun yetiştirilmesinde yalnız değildir. Ayrıca ailenin eskiden birikmiş çocuk yetiştirme geleneği vardır. Güvenli bir aile ortamıdır ve kimse çok fazla gelecek kaygısı yaşamaz.
Şehire gelen bu aileler yine aynı apartmanlara yerleşmiştir ama çevresinde artık farklı insanlar vardır. Yavaş yavaş bu aileler çözülmüş ve çekirdek aileye dönüş olmuştur. Ayrıca çocuk sayısı azalmış çocuklar evlerde yalnız büyümeye mahkum olmuşlardır.
Evde yalnız büyütülen ve anne baba tecrübesi olmayan bu ebeveynler nasıl bir çocuk büyüteceklerini bilemezler. Çocuğa sınırlarını öğreten kalabalık bir çocuk grubu yoktur artık. Bu durumda çocuklar sınırlarını bilmeyen şımarık çocuklar olmuşlardır. Devamlı isteyen hiçbir şey için bedel ödemeyen çocuklar okul döneminde akranlarıyla sorunları başlamıştır. Yalnız içe kapanık çocuklar bu dönemde artmıştır. Apartman çocuğu kavramı da bu dönemde çıkmıştır. Eski Türk filmlerinde kırılgan, kendini koruyamayan, anne baba kuzusu diğer çocukların dalga geçtikleri bir çocuk modelidir.
Bu durumun aşılması için anaokulları açılmaya başlamıştır. Ana okulları çocukların birazda olsa sosyalleştiği bir alan olmuştur. Bazı hırslı ana babalar bu anaokullarını ilkokul gibi algılayıp her türlü bilgiyi öğretmeye çalışıp çocuğu okuldan soğutmuşlardır. Aslen çocuğun sosyalleşmesi ve oynaması için yapılmış sosyal eğitim alanlarıdır. Yine de çocuk biraz olsun apartmandan çıkmıştır.
Yine şehirlerde çalışan anne babanın, çocuklara ayıracak çok vakti olmayınca tv ve bilgisayar karşısında dekor gibi duran çocuklar ortaya çıkmıştır. Hatta bazı anne babalar çocuklarının bilgisayar oyun yetenekleriyle övünür olmuştur.. Ama bu çocuklar hızla bilgisayar bağımlısı olmuştur. Dersten ve sosyal hayattan soğumuşlardır. Bu nedenle okulunu bırakan birçok çocuk olmuştur.
Yine şehirde ailelerin çocuklarından beklentileri artmıştır. Köyde büyüyen çocukların ne olacağı, ne zaman aile kuracakları nasıl yaşayacakları belliydi. Hepsi çiftçi ya da zanaatkar olurdu. Şimdi yaşam tarzları, parasal durumları insanlar arasında çok fark etmeye başlamıştı. Ailelerde çocuklarına güzel paralı bir gelecek sağlamak için iyi okullarda okutmaya çalışacaklardır. Buda çocuklarda okul baskısı yaratmıştır. Aileler adeta çocuklarının okul başarısı üzerinden kendi aralarında yarışmaya başlamışlardır. Ağır sınav şartları ve aile baskısı isyankar bir çocuk grubu yaratmıştır. Çocuklarının yeteneklerini fark etmeyen aileler kapasitelerinin üstünde taleplerle çocukları bunaltmıştır. Bu yüzden çocukların yeteneklerini iyi ölçüp buna göre aileyi ve okulu yönlendirmek gerekir.
Bütün bunlara bakacak olursak şehirde çocuk yetiştirmede eksik olan şey anne baba eğitimidir. Anne babaların kendilerini bu konuda iyi eğitmesi gerekirse yardım almaları gerekmektedir. Ayrıca okullarda çocukların sadece öğretimini değil sosyal ve psikolojik gelişimlerini de önemsemeleri gerekir. Bu çocukların ilerde güçlü psikolojik olarak sağlıklı bireyler olarak yetişmesini sağlayacaktır.
detay