Çekingen Çocuk Sosyal Fobi
Toplum içinde yaşam sırasında özelliklede konuşma ve bir performans sırasında aşırı korku , hata yapma korkusu, kızarma , terleme , titreme, küçük düşecek korkusu şeklinde yaşanan bir bozukluktur. Bu durum kişinin toplum içince durmak istememesi şeklinde dönüşebilir. Çocukta çekingenlik şeklinde görülür. Toplum içinde yaşayacağı korkuyu bildiği için kaçınma davranışı gelişir. Bazen herkes ona bakıyor ve eleştirecek şeklinde düşünceler geliştirebilir. Sosyal kaygı yakın çevresinde ve ailede azalır. Ağır formlarında aile içinde bile kaygılar yaşar.
Sosyal ortamlardan kaçınma davranışı geliştirmeye başlar. Örneğin bir sunum yapacaksa haftalar önceden kaygısını yaşamaya başlar. Kaygı belirtileri günlerce sürer. Yine sosyal ortamlarda yemek yeme , tuvalete gitme gibi sorunlar yaşayabilir. Bazen bir yemek siparişi vermek bile büyük sorun olur.
Genelde kadınlarda sosyal fobi daha fazla görülür. Sosyal fobiyi toplumun gelenek ve görenekleri tetikleyebilir. Bazen sosyal fobi uzun dönemde depresyonu tetikleyebilir.
Sosyal ortam olmayınca sosyal fobiyle ilgili sıkıntısı yoktur. Yalnız başına bu semptomlar çıkmaz. Yada aile içinde semptomlar genelde görülmez. Yabancı kişilerle iletişim sosyal kaygıyı arttırır. Gençlerde çok sık görülebilir. Bu gençlerin genelde bir iki arkadaşı olur ve çok sosyal değillerdir. Ama sosyal olamamayı bir sorun olarak görürler ve bundan rahatsızlardır. Diğer arkadaşları gibi rahat davranabilmeyi isterler fakat yapamazlar.
Bazen şizofreni gibi paranoid (şüpheci) düşüncelerin olduğu durumlarla karışabilir. Burada kişide şüphe olmaz sadece toplum içinde küçük düşecek korkusu vardır. İnsanlar ona zarar verecek gibi şüphecilik olmaz. Durumunun farkındadır. Paranoid kişi ise zarar göreceği gibi gerçek olmayan düşüncelere sahiptir.
Tedavisinde içinde sosyal ödevlerde içeren çeşitli terapi yöntemleri uygulanabilir. Sosyal başarılar kazandıkça kaygı azalacaktır. Kendine güven gelecek ve sosyal kaygı yaşamasıyla ilgili beklenti kaygısı azalacaktır. Böylelikle fobik öğrenme geriye dönecektir. Özellikle okullarda bu çocukların tespit edilip erken yaşta sosyal görevlerle teşvik edilerek fobilerini yenmeye çalışmak faydalı olacaktır.
detayPsikiyatri’de İlaç Tedavisi ve Psikoterapi
Psikoterapi düşünce, duygu ve davranışları konuşma ve ilişkiyle değiştirme düzeltme yöntemidir. Telkin ve etkilerle kişi değiştirilmeye sorunları düzeltilmeye çalışılır. Bu etkinin beyinde de bir kimyasal yansıması ve fizyolojik yansımaları olduğu bilinmektedir. Kişinin yaşadığı temel sorunlar yönlendirilerek ve çeşitli rahatlatma yöntemleriyle hafifletilmeye çalışılır. Bunu yapabilmek için görünen sorunlar dışında sorunların altında yatan ana nedenler ve geçmişteki yaşantılar anlaşılmaya çalışılır ve bunun üzerinden psikoterapi yöntemleri uygulanır. Kişinin kullandığı psikolojik savunma mekanizmaları önemlidir ve bunlar ayrıca çalışılır. Hipnozla altta yatan nedenler bulunmaya çalışılır ve bunun üzerinden psikoterapi yapılır. Bütün bu dönemlerde iyi eğitimli olmak ve amaçların iyi belirlenmesi ve yapılandırılması önemlidir.
Psikoterapilerle birlikte ilaç tedavilerinin etkiyi arttırdığı birçok çalışmayla kanıtlanmıştır. Bu nedenle tedavinin iki yönlü sürdürülmesi psikiyatri ve psikolojide kabul gören en etkili uygulamadır.
Psikoterapiler bireysel olabileceği gibi grup psikoterapileri şeklinde de olabilir. Ayrıca aile, çift psikoterapisi şeklinde de olabilir. Ayrıca bastırıcı , destekleyici ve psikoanalitik terapiler yapılabilmektedir.
Bilişsel Davranışçı Terapi: Bilişsel kurama göre insanların hatalı düşüncelerinden hastalıklar oluşur ve terapide bu hatalı düşüncelerin düzeltilmesi amaçlanır. İnsan yaşadığı olayları kendi algılama şekline göre duyguları oluşur. Bazen hatalı algılamalar yanlış duyguların gelişmesine neden olur. Böyle bir yanlış algı ile çökkünlük durumu oluşabilir. Kişi kendini , çevresini olumsuz değerlendirir ve önyargılar oluşur. Bu algılamalar çocukluk çağından beri olan önyargılardır. Bunlar insanda bir bilişsel yapı oluşturur. Bu yapı başka yaşanılan olayları da genelleyip benzer duygusal tepkiler vermesine neden olur. Benzer yaşam olaylarında benzer bilişsel tepkiler verebilir.
Terapide amaç oluşan yanlış bilişsel yapının değiştirilmesidir. Bu yanlış algıların değiştirilmesiyle olur. Oturmuş , kalıplaşmış bilişsel tepkilerin farkına vardırılmaya çalışılır ve bunlar konusunda gevşemesi için yönlendirilir. Duygusal tepkilerin azaltılarak kontrol altına alınması için çalışılır. Oluşan negatif otomatik düşünceler değiştirilerek olumsuz duyguların önüne geçilir.
Destekleyici Psikoterapi: Derinlemesine bir çözümleme değil destekleme üzerine kurulmuş bir terapidir. Kişinin daha uyumlu, verimli yönlerini harekete geçirerek durumla baş etmesi sağlanır. Hastanın yaşadığı sıkıntılı olaylar konuşulur. Yaşadığı zorluklarla baş etmek için başka yollar bulunmaya çalışılır. Hastanın yaşadığı sıkıntıları konuşarak rahatlaması sağlanır. Anternatif baş etme yöntemleri hasta ile beraber bulunur. Burada hastaya yön vermeden, sorunların çeşitli yönlerden bakılarak tartışılmasını sağlayıp hastanın karar vermesi sağlanmalıdır.
Hastanın zorlandığı kişilik özellikleri, kararları, davranış hatalarını kendi dinamiklerini harekete geçirerek bu konuda benlik saygısını arttırarak başarması sağlanır.
Davranışçı Terapi: Amaç davranış değiştirmedir. Bunun için düşünsel süreçler kullanılmaz. Davranışların temeline yönelik bir terapi değildir. Direk davranışın kendi değiştirilmek istenir. Yanlış öğrenilmiş davranışın düzeltilmesi amaçtır. Psikodinamik kökenlerine yönelik bir müdahale yapılmaz. Sistematik duyarsızlaştırma ve alıştırma gibi yöntemlerle bir fobiden kurtulma ya da olumsuz bir davranışın söndürülüp yerine olumlu davranışın konulması sağlanabilir. Bu terapide gevşeme yöntemleri de kullanılır. Hasta kokularıyla yüzleştirilir ya da yavaş yavaş azaltılarak korku unsuruna maruz bırakılarak alıştırılır. Bu yöntemi çok çeşitli alanlarda kullanabiliriz.
detayOkula Giderken Çocukların Neden Karnı Ağrır?
Daha çok ilkokuldaki çocuklarda görülen bazen lisede bile görülebilen okul öncesi karın ağrısı v.b. belirtiler aileler tarafından sık gözlenir. Hatta bazı üniversite öğrencilerinde bile sınavlardan önce görülebilir. Bu çocuklar ve gençler genelde gergin kaygılı kişilerdir. Bir kısmında okul fobisi nedeniyle okula gidememe görülmüştür. Daha küçük yaşlarda annenin yanından ayrılamama, yabancılardan aşırı korkma şeklinde görülür. Daha sonra emin olamadığı, yalnız kalacağı ortamlar onda gerginlik yaratır. Anksiyete belirtileri göstermeye başlarlar. Aşırı ağlama, dehşet içinde kalma çok sık olur.
Anne babalar bazen bu çocukların okula gitmemek için numara yaptığını düşünebilirler. Aslında kaygı belirtilerinin vücuttaki somatik belirtileridir ve çocuk gerçekten ağrı hisseder. Okula gitmesi gerekmediğinde kaygı(anksiyete) azalacağı için karın ağrısı da bir anda biter. Bu da ailelerin şüphesini çeker. Bu nedenle çocuktaki bu belirtileri ciddiye almamız lazım ve anksiyete tedavisi yapmamız gerekir. Yoksa çocuk ve genç okuldan soğur, ders başarısı düşer. Özellikte okulda sosyal kaygı yaşayan, performans kaygısı olan çocuklarda bu daha sık görülür.
Bu belirtiler okulun herhangi bir sınıfında başlayabilir. Bazen okul başarısızlığı, okulda yaşadığı problemler çocukta bu kaygıları tetikleyebilir. Bazen evde yaşadığı sorunlar, yeni kardeş doğumu, ev ve okul değişiklikleri bu korkuları arttırabilir.
Yine gergin , obsesif anne babaların çocuklarında okul kaygıları ve buna eşlik eden karın ağrısı , mide bulantısı , kusma gibi semptomlar sıktır. Daha iler ki yıllarda bu tür rahatsızlıklar yaşayan çocuk ve gençler diğer anksiyete bozukluklarına yatkın olur. Mesela yaygın anksiyete bozukluğu, panik atak gibi.
Çocuklukta anksiyete geliştirebilecek dinamikleri ortadan kaldırmak bu durumu da düzeltecektir. Okulun çocuk için bir kaygı objesi olması çevresel öğrenmeden olabileceği gibi, çocuğun dış dünyada tek başına baş edemem yönünde ki bağımlı özelliklerinden de olabilir. okul hakkında büyüklerden duyduğu korkutucu hikayeler ve öğretmen davranışları çocuktaki okul hakkında ki fikrini oluşturacaktır. Buna göre okul bir kaygı objesi olabileceği gibi arkadaş edindiği eğlenceli bir ortamda olabilir. Yine daha çok başarısızlık korkusu olan çocukları başaramadıkları işler için eleştirmekte fobilerini artıracaktır. Bu çocukları özellikle başardıkları işlerle ilgili pozitif pekiştirmek daha yerinde olacaktır. Başaramadıkları konularda tekrar denemesi için teşvik edilmelidir. Yine öğretmenlerin tatlı bir disiplinle yaklaşması bu olayları kolay çözecektir. Aşırı sert disiplin kaygısını arttırır. Hatta sınıfta öğretmen başka bir çocuğu azarlasa kaygılı çocuğun kaygısı artar ve ertesi gün okula giderken karın ağrısı, mide bulantısı gibi semptomlar göstermeye başlar.
Okula gitme sorunları daha sonra kronikleşip okulu bırakmaya kadar gidebilir. Ailelerin aşırı zorlaması hastalığı arttıracaktı. Bu nedenle aile ve okul bir araya gelerek psikiyatristle beraber bu sorunu çözmelidir. Çocuğun kaygısını arttıran davranışlardan kaçınıp kaygısını azaltan tedbirler almalıdır. Okul giriş çıkışlarında çocuğu tam vaktinde almalıdır. Biraz gecikmeler çocuğun kaygısını arttırır. Ödev konusunda esnek olunmalı aşırı eleştiriden kaçınmalıdır. Psikiyatristte bunla ilişkili terapi ve tedaviyi yapmalıdır.
detayGençlerde Antisosyal Kişilik Bozukluğu Eğilimi
18 yaşın altına antisosyal kişilik tanısı konulamamaktadır. Ama antisosyal kişilik yapısıyla örtüşen davranışlar on sekiz yaşın altında Davranım Bozukluğu tanısı konulmaktadır. Bu kişiler sosyal normlara uymamaktadırlar ve başkalarını aldatma gibi davranışlara eğilimlidirler.
Yasadışı yollara sapma eğilimi göstermektedirler. Davranım Bozukluğunda Antisosyal kişilik Bozukluğu ile örtüşen kabadayılık etme, gözdağı verme, başkasının gözü önünde çalma, birini cinsel etkinliğe zorlama gibi davranışlar olabilir. Sürekli yalan söyleme , insanları kandırma çok sık görülür. Dürtülerini kontrol edememe dürtüsellik görülebilir. İsteklerine hemen ulaşmak ister. Saldırganlık sürekli kavga etme, başkalarına eziyet etme sık görülür. Silah bulundurmaya eğilim, silahlara ilgi vardır. Şiddeti övücü konuşmalar yapar. Evden okuldan kaçma, geceyi dışarda geçirme gibi davranış sorunları yaşanabilir. Hayvanlara karşıda fiziksel olarak acımasız davranabilir.
Bütün bunlara rağmen vicdan azabı çekmezler. Yaptıkları için karşısındakinin davranışlarını suçlar ve hak ettiğini düşünür. Bu davranışlar ergenlik döneminde erişkin çağa taşınırsa Davranım Bozukluğu Antisosyal kişilik Bozukluğuna dönebilir. Ergenlikte Davranım Bozukluğu görülen gençlerin hepsinde Antisosyal kişilik Bozukluğu görülecek diye bir şey yoktur. Bir kısmı ergenlikten sonra düzelir.
Toplum içinde bazen antisosyal davranış asosyal davranışla karıştırılabilir. Antisosyal denilince insanlardan uzak duran çekinik kişilik akla gelir. Halbuki antisosyallik toplumun sosyal kurallarına uyamamakla eşdeğerdir.
Çocukluk ve ergenlik döneminde görülen aşırı öfkelilik, saldırganlık, kin tutma intikamını alma gibi davranışlar erişkin çağda görülen antisosyal kişilik bozukluğunun ilk belirtileri olabilir. Ayrıca yaptığı hareketlerden vicdan azabı duymama, planlı bir şekilde zarar verme davranışları görülür.
Yine okulda davranış sorunlarından dolayı yönetimle başı belaya girebilir. Öğretmenler ve velilerden şikayetler gelebilir. Arkadaş ortamlarından dışlanabilir. Dışlanması öfke ve uyumunu daha da arttırır.
Erken yaşta tedavi davranışların oturmasını engelleyebilir. Yanında eşlik eden dürtüsellik, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, depresyon gibi ek hastalıklarda tedavi edilmelidir. Aile ve okulla beraber çalışmalı örseleyici davranışları minimuma indirilmelidir. Ailenin ev için de kuralları uygulama konusunda desteklenmesi gerekir. Ayrıca gerekince ilaç tedavilerine e baş vurulmalıdır.
detayErgenlerde Sınır (Borderline) Kişilik Bozukluğu
Ergenlerde Sınır (Borderline) Kişilik Bozukluğu sık görülen kişilik bozukluklarındandır. Ergenlik çağında belirtileri görülür. İlişkilerinde , duygularında dengesizlik olur. Abartılı tepkileri sıktır. Terk edilmeye karışı ki bu hayali bir terk edilmeye karşı da aşırı terkedilmemek için aşırı bir uğraş ve dengesiz tepkiler verebilirler. İlişkilerinde kişilere aşırı değer verme ya da aşırı değersizleştirme şeklinde aşırı uçlu insan ilişkileri olabilir. Her şey onlar için siyah beyazdır. Gri alanları göremezler.
Dürtüsel kişilerdir. Aşırı cinsel davranış, para harcama, alkol ve madde kullanma, tehlikeli girişimler, topluma aşırı gelecek davranışlar sık görülür. İntihar girişimleri, intihar tehditleri, bedenine zarar verme davranışları sıktır.
Aşırı sinirlilik, öfke, öfkeyi kontrol edememe, bazen aşırı paranoid düzeyde görülebilen şüphecilik, yaşamında boşluk hissi, sıkıntı hissi, nefret sık görülür.
Ergenlik döneminde sınır (borderline) kişilik bozukluğunun ayırt edilmesi zor olabilir. Aşırı öfke, sinirlilik, dürtüsel davranışlar ergende de görülür. Ama bunlar aşırı ve zamanla azalmayıp devam ediyorsa ve yanında diğer belirtilerde örneğin boşluk hissi, ilişkilerde dengesizlik ve terkedilmemek için aşırı uğraş gibi belirtilerde fazlaysa bu tanı konulabilir. Sosyal ilişkileri bozuktur arkadaş gruplarından uzak durabilirler, bağımlı özellikleri fazla olabilir. Kişilik gelişimleri yavaşlamış, mantık süzgeçleri zayıf dürtüsel gençlerdir. İlişkilerinde takıntılı ve önyargılı davranabilir. Aşırı korku ve kaygıları olabilir. Bunlar hayatını etkileyecek düzeyde olabilir. Sadece ergenlik sorunu yaşayan gençlerde genelde bunlar sınırlı düzeydedir. Sınır kişilik bozukluğundaysa abartılı ve hayatını ciddi etkileyecek düzeydedir. Yaşına uygun olmayan küçük yaştaki çocuklarda görülebilecek kaygılar yaşarlar.
Dengesizlik hayatlarını bozar. Bazen her şey yolunda giderken bir anda dürtüsel, öfkesini kontrol edemeyen, çökkün bir hale girerler.
Tedavi ederken aile ve genci beraber ele almak gerekir. Çocuklukta yaşanan travmalar değerlendirilir. Beraberinde olan depresyon, anksiyete bozukluğu, davranım bozukluğu , dikkat eksiliği hiperaktivite bozukluğu gibi hastalıklar ilaç tedavisine alınır. Ayrıca psikoterapi beraberinde uygulanır.
detayErgenlerde Kişilik Bozuklukları
Kişilik; kişinin kendini nasıl algıladığı ve çevresiyle kurduğu ilişki yumağının bütünüdür. Kişiyi başkalarından ayıran kendine özgü özelliklerdir. Kişilik tutarlılık gösterir ve zaman içinde aynı özellikleri gösterir.
Kişilik bozuklukları ise kendi kültürü içinde sapma gösteren, diğer şahıslardan ilişki kurma biçimleri olarak sapma gösteren, diğerlerine göre algılama, düşünme , hissetme özellikleri olarak farklılıklar gösteren bir durumdur. Kişilik bozuklukları da süreklilik gösterir.
Ergenlikte kişilik bozuklukları son zamanlarda araştırılan bir konu olmuştur. Genelde ergende kişilik bozukluğuyla ilgili belirtiler ergenliğin doğal gidişiyle karıştırılabilir. Ayrıca psikiyatrist daha çok başka tanıların üzerine giderek kişilik bozukluklarını göz ardı edebilir. Daha uzun vadeye yayarak bu tanıyı kesinleştirmek ister. Tabi buda tedaviyi geciktirir.
Bu gençlerin sosyal uyumunda sorunlar olduğu, aile ilişkileri bozulduğu, kanunla sorunlar yaşadığı, alkol madde kullanımı olduğu görülebilmektedir. Ayrıca kişilik bozukluğuyla birlikte diğer psikiyatrik hastalıklar eşlik edebilir. Özellikle dirençli depresyon ve kaygı durumları , intihar girişimlerinde kişilik bozuklukları düşünülmelidir.
Kişilik bozukluğu gencin işlevselliğini bozar ve tedavisini zorlaştırır. Saplantılar şeklinde davranışlar, kendinde ki sorunu görmeyip çevresini suçlama sık görülmektedir.
GENEL OLARAK ERGENLİKTE KİŞİLİK ÖZELLİKLER BELİRGİNLEŞMEYE BAŞLAR.
Genel olarak ergenlikte kişilik özellikleri belirginleşmeye başlar. Bu özellikleri bir kısmı erişkin çağa kalacağı gibi bir kısmı yaşla değişebilmektedir. Bu nedenle kişilik bozukluklarının müdahale edilebilir ve düzelebilir olduğunu söyleyebiliriz.
Kişilik bozukluklarında bu özelliklerin daha öncede görülmesi ve bir süreğenlik göstermesi gerekir. Buna göre tanı konulur. Bellik bir hayatına zarar verici etkisi olmalı ve dönemsel olmayıp süreğen olmalıdır. Çocuklukta yaşanan aile ortamı, anne baba davranışları, örselenmeler kişilik bozuklukları için önemlidir.
Çocukluk döneminde davranış şekilleri de ergenlik dönemindeki kişilik bozukluklarını ön belirtileri olabilir. Arkadaşlar arasında sorunlar, fazla mükemmeliyetçilik, alınganlık, gruplara girememe uzak durma, devamlı onay bekleme gibi. Tabi zaman içinde bunlar daha yerleşip kompleks hale gelebilir.
Bütün bunların ışığında erişkin psikiyatride olduğu gibi ergen psikiyatristleri de gelen danışanında diğer problemler gibi kişilik bozukluğu yönünden de değerlendirmesi tedavi konusunda çok önemlidir.
detayGençlerde Alkol Bağımlılığı ve Aile
Alkol çok eki çağlardan beri bilinen bir maddedir. Yatıştırıcı ve keyif verici maddeler olarak kullanılmıştır. Bunun yanında esrar ve afyon gibi maddelerde dünyanın bazı bölgelerinde biliniyor ve kullanılıyordu. Alkol bazı topluluklarda ayinlerde kullanılırken bazı toplumlarda yasaklanmıştır. Yasaklanma nedeni genel olarak bazı insanlarda yaptığı yıkıcı etkilerdir. Alkol bağımlılığı bazı insanların hayatını deyim yerindeyse mahvetmiştir. Alkol kullanımı çeşitli toplumlara göre değişse de az çok bütün toplumlarda kullanılmaktadır.
Alkolizm bu yüzyılda özellikle sorun olmuş bir durumdur. Aile parçalanmaları, alkole bağlı sağlık sorunları, alkole bağlı suç işleme, kazalar toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Alkol kullanımı sosyal içicilikten bağımlılığa kadar çeşitli boyutlarda görülebilen bir durumdur. Anlık etkileri ve uzun vadeli etkileri insan hayatı için önemlidir.
Alkol alındıktan sonra vücudun her yerine hızla yayılır. Beyinde beyin kabuğunun çalışmasını azalttığı için kişide alkol etkileri başlar. Daha rahat hareket etme, sıkıntılarını birazda olsa unutma, utangaçlığın azalması, takıntıları azalması gibi. Daha kontrolsüz davranışlar olabilir. Alkol oranı arttıkça beynin diğer bölgelerini de etkilemeye başlayacağı için uykululuk hali, denge merkezlerini etkileyince klasik sarhoş yürüyüşü gibi durumlarla karşılaşılır. En sonunda da sızma olur. Kişiler genelde alkolü rahatlama, davranışlarındaki kontrolü hafif kaldırmak için alırlar. Ama çok yüksek miktarda biranda alınan alkol uykululuk hali , bilinç kaybı hatta koma bile yapabilir. Sonuçta vücuda toksik bir maddedir.
Alkol uzun süreli alınır ve çok miktarda alınışa sinirlilik , kaygı, toleranssız davranışlar, sosyalliğin azalması gibi davranışlarda yapabilir. Özellikle alkole alışanlarda alkol alınmayan kesilme dönemlerinde anksiyete, panik atak , depresif belirtileri çıkabilir. Bu belirtiler yani alkol etkileri kişiden kişiye onun fizyolojisine göre değişebilir.
Alkol kullanma günleri arttıkça kişinin alkolle ilgili belirtileri daha uzun ve şiddetli yaşamasına neden olur. Kendini iyi hissetmek için alkol alarak sıkıntılarını azaltmaya çalışır. Zaman içinde alkol almadan sosyalleşemeyen belki güne başlayamayan bağımlılar haline gelirler. Genel bu bu süreci kendi fark etmez. Çevresinde ki ilişkili insanlar uyardıkça belki farkına varır. Genelde bir savunma hali içindedir. Alkolün bazen çok şiddetli kesilme belirtileri olur ve bu belirtiler için tedavi amaçlı hastaneye yatırılabilir.
GENCİN SOSYAL YAŞAMI ALKOLE GÖRE ŞEKİLLENMEYE BAŞLAR
Alkol bağımlılığının çeşitli nedenleri vardır. Bunlardan biri genetiktir. Bazı alkolizm olan ailelerde gençler daha çok alkole eğilimi olabilir. Ayrıca bu gençlerin alkolle tanışması daha kolaydır. Akran gruplarında da gençler alkolle tanışabilir. İlk başta diğer gençlere uyma, sosyal grup oluşturma şeklinde başlayan alkol kullanımı daha sonra bazı gençlerde aşırı isteğe dönüşür ve vazgeçemezler. Bu da alkol bağımlılığına ilk adımdır. Öncelikle sosyal yaşamı ona göre şekillenir genetik yatkınlığı da varsa alkolizm gelişir. 25yaşından önce başlayanlarda daha çok genetik etkenlerden şüphelenilir. Dünya da alkol bağımlılığı yaklaşık % 1-2 oranında görülmektedir
Gençlerde Alkol Bağımlılığında Aileler Nelere Dikkat Etmelidir
Genelde alkol bağımlılığı olan gençler de görülebilecek belirtiler. Genç artık önceden yaptığı faaliyetlere katılmaması, bunlardan zevk alamaması. Eve geç gelmeler, odaya kapanması, uykulu hal, aşırı uyumak. Özellikle ülkemizde alkolle karşılaşmamış aileler alkolün etkilerini bilmiyor olabiliyorlar bu nedenle çocuğunun alkol kullandığını fark etmeyebiliyorlar. Yine gençlerde derslere ilgide azalma, okul devamsızlığı, sabah derslere geç kalma, ders başarısında azalma görülür. Bu davranış değişiklikler basit bir ergenlik problemi olarak görülmeyip dikkatli olunmalıdır.
Aile alkol kullandığını öğrendi peki bağımlılık belirtileri nelerdir. İçkiye karşı aşırı düşkünlük ve arama davranışı. Devamlı içki içmek isteme ve sınırını bilememe, İçki kullanmayınca kesilme belirtileri çıkması ve bunları önlemek için tekrar içmesi, aşırı derecede içki içmesi ve durmadan dozu arttırması, eskisinden daha fazla alkol içebilme, sosyal yaşamının, ilişkilerinin , iş ve okulunun etkilenmesi. Yaşam kalitesinin düşmesi. Artık içki dışında bir şeyden zevk alamama ve içkiyi sınırlayamama belirtileridir.
Ayrıca sinirlilik, uyku bozuklukları sık görülür. Panik , kaygı , telaşlı olma gibi belirtilerde olur. Ayrıyeten çarpıntı, tansiyon gibi bedensel belirtilerde görülebilir.
ALKOL BAĞIMLILIĞINDA AİLELER NELER YAPMALIDIR
İlk olarak bir genç ergen psikiyatristine başvurmalıdır. Daha sonra sosyal rehabilitasyon için tedaviye yardım etmelidir. Doktor altta yatan psikiyatrik bir hastalık için antidepresan veya başka bir ilaç kullanabilir. Ama ailenin yapacağı hemen sert tedbirler almadan gence olumlu yaklaşmalı ve bu durumu beraber çözeceklerine dair güvenceler vererek genci yalnız bırakmadığını hissettirmelidir.
Gençle aile daha fazla vakit geçirerek çeşitli hobi alanları ve spor faaliyetlerini beraber yapmalıdır. Arkadaş ortamlarını yavaş yavaş tanıyarak kendinin de onayını alarak değiştirmek için çaba sarf ettirilmelidir. Özellikle alkol aldığı akşam saatlerini dolduracak faaliyetler çok önemlidir.
Gençle psikiyatrist ve psikologlar bilişsel davranışçı terapilerle kaygılarını gidermeye çalışmalı. Alkol kullanımı ve diğer dürtü kontrol problemleri için yardım etmelidir. Bu arada ailede tedavi içine alınarak evde de tedavi devam ettirilmelidir. Genç aileye her an ulaşabilmeli dert ve kaygılarını anlatabilmelidir. Eleştirici yaklaşmamak gerekir.
Genci alkole ulaşımının zorlaştırılması da ona yardımcı olacaktır. Ayrıca bu gençleri koruma açısından önemlidir. Bazı ülkelerde gençler satışlar yaş sınırı konularak engellenir. Ayrıca reklamlar konusunda kısıtlama gibi sosyal denetimlerde fayda sağlayabilir.
detay