Ergenlik zor zanaat! Ne yetişkinsin ne de çocuk… Hormonlar hızlı çalışıyor, aşk meşk işleriyle başın dumanlı ama sen sivilce ve çillerle uğraşıyorsun. Bu süreçte kendini hiç olmadığı kadar çirkin hissediyorsun, üstüne üstlük bir de anlaşılmadığını düşünüyorsun. Annen baban ‘asiliğinden’ şikâyetçi, arkadaşlarınsa ‘çirkinsin’ diyor. Peki, ama bu süreçte ne yapmak gerekiyor? Konuyu hem Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Serdar Alparslan’a hem de Dermatolog Güneş Ertürk’e sorduk.

Hiperaktif Çocukta Uzaktan Eğitim Nasıl Başarıya Ulaşır?
Okula gittiği zaman bile kendini kontrol
edemeyen hiperaktif öğrenci evden uzaktan eğitime nasıl katılacak?
Televizyonlarda eğitimciler okuldaki gibi değil evde eğitimde dersler 20 dakika
olacak daha rahat gibi konuşmalar yapıyorlar.
Hiperaktif bir çocuğu olan anne dersin başında çocuğu beş dakika bile
tutamazken bunu nasıl başaracağı konusunda korkuları olmaya başlamıştır.
Üstelik çalışan anne ve babaysa bu eğitim ve değerlendirme nasıl yapılacak?
Bu nedenle bu eğitim programına mutlaka anne babanın da dahil olması
gerekecektir.
Öncelikle şunu belirtelim;
Hiperaktif bir çocuk okulda evden çok kurallara uyar, çünkü okulda kontrollü ve
disiplinli bir ortam vardır ve grup psikolojisi ister istemez
işlemektedir.
Bu grup baskısı kalkınca derse adaptasyonunu nasıl sağlamak gerekir?
Başka bir deyişle geup psikolojisini oluşturmak için uzaktan eğitimde neler
yapılabilir?
1- Öncelikle uzaktan eğitimle ilgili teknik destek tam olmalı kesintiler
olmamalı. Bu çocuğun devamlılığını arttırır.
2- Eğitim alacağı cihaz bilgisayar veya tabletse bu cihazlarda sosyal medya ya da çocuğu oyalayıcı başka şeyler bulunmaması da önemlidir. Bunu aileler takip etmelidir.
3. Çocuğun okulun devamı ve bir grup içerisinde olduğunu hissettirilmelidir. Bu nedenle dersler interaktif yani katılımcı olmalıdır. Öğretmen arada çocuklarla iletişime geçebilmelidir.
4. Cocukların evde yayılarak değil gerçekten bir sınıf ortamı gibi bir masada çocuğa sınıfı hatırlatacak ders materyalleriyle birlikte eğitime katılmalıdır.

Bitmeyen Meslek Seçimleri ve Meslek Değiştirenler
Gençler artık meslek seçmekte çok zorlanıyorlar. Daha sonrada devamlı yeni meslek arayışına giriyorlar. En sonunda da çok alakasız işler yapabiliyorlar.
Bunun nedeni nedir. Eskiden belli başlı meslekler vardı ve üniversite okuyan insan sayısı da az olunca meslek seçmek kolay oluyordu. Şimdi iste meslekler çok özelleşti ve hepsi ayrı bilgilendirme isteyen konular. Bu meslekleri özellikle araştırmak ve gence tanıtmak gerekiyor. Bu olmayınca hiç tahmin edemedikleri okullara giriyorlar.
Ayrıca artık mesleklerin ilerde kalıp kalamayacağı da kesin değil. Üniversiteli okulu bitirene kadar meslek ortadan kalkabiliyor. Artık üniversiteler gelişen teknolojinin gerisinde kalıyorlar. Aile ve çocuk meslek seçerken yirmi sene sonrasını takip etmesi gerekiyor. Yeni oluşup gelişen mesleklere yönlenmek avantaj sağlayacaktır.
Diğer bir faktör yeni kurulan özel üniversiteler sayesinde master ve doktora programlarının çokça kolay ulaşılır olmasıdır. Normal lisans programını bitiren gençler mesleklerinden hoşnut olmayınca bu programlara başvurarak tamamen farklı alanlara kaymak için kendilerini zorluyorlar. Özel üniversitelerde bu durumu kolaylaştırıyor. Genellikle de bu eğitimler ortada çok faydalı olmayan sadece etiketlere dönüşüyor. İyi bir lisans eğitimi almadan yapılan alakasız bir alandaki yüksek lisans yetersiz kalmaktadır. Ama bu alternatifin olduğunu düşünen genç kendi mesleğine yönelip orada başarılı olmaktansa kolay bir yol bulmaya çalışırken vakit kaybediyor.
Bütün bunlar gençlerin gerçek dünyadan kopmasına, sabırsız, sebatsız olmasına neden oluyor. Bunun sonucu iş yaşamından kaçıyorlar ve ailelerine bağımlı erişkinler haline geliyorlar. Artık günümüzde yüksek lisanslarını bitirmiş aileleriyle beraber yaşayıp çalışmayan, birkaç dil bilen birçok genç vardır.
Bu durumda gençleri yönlendirmek için meslek seçme işi ayrı bir profesyonel alan olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle aşırı bilgi kirliliğinden etkilenen gençleri daha bilimsel yöntemlerle ölçüp değerlendirerek yapılacak meslek seçimi, gelecekte vakit kayıplarını ve muşuz bir iş yaşamını minimuma indirecektir.
detay
Çocukların seçimine saygı duymalıyız.
Kişilik gelişiminin önemli bir parçası da karar verme bu kararlar doğrultusunda güçlü adımlarla hedefe yönelik harekettir. Karar verme verebilme bir seçimdir. Zamanı gelince erişkin bir insan kendi ile ilgili veya çevresi ile ilgili kararlar verebilmelidir.
Karar verme gücü yüksek kişiler yönetici pozisyonlarına çıkabilir. Yoksa pasif görevleri tercih eden insanlar olurlar. Çünkü bu onlara kolay gelir inisiyatif almak zor gelir.
Kara verme gücü yüksek olan bireyler yetiştirmekte bireysel olarak seçimlerine saygı duyulan, kendi seçimini yapmak için önün açılan çocuklardan olacaktır. Çocuk bazen anne baba ile inatlaşır. Bu inatlaşmalar zamanında bile alternatifler sunup yine çocuğun seçmesi için fırsat tanınmalıdır. Bu çocuğun karar verme gücünü arttıracaktır. Daha güçlü bir birey olacaktır.
Mesela elbisesini seçmek bile önemlidir. Çocuk kış için yazlık bir şey seçebilir. Bunu anlatıp yine kışlık kıyafetlerden birini seçtirmek için teşvik edilmelidir ve çocuk kendi seçtiğini hissetmelidir. Edilgen bireyle bazen istemeden istemedikleri şeyleri yapmak zorunda kalırlar. Bu örnekler arttırılabilir. Büyüyen çocuk ve ergen gerekirse aile için verilecek kararların içine alınıp aktif rol verilebilir. Bu gencin özgüvenin arttıracak aileye olan bakışı güçlendirecektir.
Unutmayalım ki hayat kalitesi iyi seçimlerle paraleldir. Psikolojik problem yaşayan insanlar hep geçmişleriyle ve geçmişte ki yanlış seçimlerin pişmanlıklarıyla yaşarlar.
detay
Disleksi Öğrenme Bozukluğu
TVNET kanalında yayınlanan Poliklinik Psikoloji Programının Canlı Yayın konuğu olarak katılım gerçekleştirdik. Disleksi Öğrenme Bozukluğuna ve detaylarını konuştuk.
detay
Dizilerin Tüm Sezonunu Peş Peşe İzleme Bağımlılığı
Son zamanlarda, özellikle gençler arasında, gece sezonu hiç uyumadan bitirdim, yeni diziye basladim, gibi lafları sıkça duyar olduk. Diziye kendimizi kaptırınca bölüm bölüm değil sezon sezon izler hale geldik.
Daha önceleri tv kanallarının haftalık dizi takvimine uymamız gerekirken,artık internetten dizilerin sezonlarının tüm bölümlerini hatta tüm sezonları ara vermeden izleyebiliyor durumdayız. Bu da bazı insanlarda bağımlılık haline geliyor. Belki buna ‘sezonluk dizi’ bağımlılığı denilebilir. Bu bağımlılık diğer bağımlılıkların yanında zararsız gözükebilir.Fakat bu bağımlılık derslerimizi , işlerimizi hatta günlük basit etkinliklerimizi etkiler hale gelebilir.
Maalesef kişi sonraki bölümleri merak etmesi nedeniyle ekranın karşısından kalkamıyor. Nikotin bağımlılığı gibi eksikliğini duymaya başlıyor. Ayrıca tüm gece dizi izlemekten uyku kalitesi bozuluyor.Gözlerinden uyku aksa bile yatağına gidemiyor. Hatta bazı kişiler tablet ve telefonlarından yatakta bu sonu gelmeyen dizileri izleyip bitirmeye çalışıyor.
İngilizcesi Binge-watching olan ve dünyada yeni başlayan bu bağımlılık türüne biz ‘İzleme Bağımlılığı’ diyebiliriz. Nasıl internet oyunu oynarken, kumar oynarken bırakamama şeklinde bağımlılık oluyorsa bu da o tür bir bağımlılıklara benzemektedir.
Gece boyunca dizi etkisindeki çalışanlar, gündüz boş olan zamanlarında ya da mesai saatlerinde, öğrenciler ders aralarında hatta ders içi saatlerinde izlemeye devam ediyorlar . İzleyemezse biran önce eve ulaşıp diziyi açmak istiyorlar. Bir nevi yoksunluk belirtisi gösteriyorlar.
Bu da ders ve iş performansını etkiliyor. Bazı işyerleri iş performanslarını etkilememesi için çalışanların bu sitelere erişimini bu nedenlerden dolayı engelleme yoluna gitmektedirler. Diğer bağımlılıklarda ( oyun bağımlılığı, internet bağımlılığı) olduğu gibi bu tip dizi bağımlılığında da bağımlılık tedavisi görmek gerekebilir. Bu durumda kişinin bunun bir sorun olarak algılaması için farkındalığını arttırmak gerekir. Böylece üst üste dizi izleme problemi azaltılabilir.
detay
Çilin mi var derdin var!
Ergen birey kendini neden beğenmez?
Dr. Serdar Alparslan: Kendini büyümüş hisseder ama özgüveni kırılgan ve narindir. Duygularını abartılı yaşar, bazen aşırı sinirli bazen aşırı üzgün olabilir. Dış görünüşünü çok önemser. Güzel veya yakışıklı olmak ister ama kendini bir türlü beğenmez. Ergenler için dış görünüm çok önemli. Çilli veya sivilceliyse vay haline! Bu kez kendisiyle uğraşmaya başlar. Hoşlandığı kişinin kendine aşık olamayacağına dair ön yargıları vardır. Kendini değil, genellikle başka arkadaşlarını daha güzel veya yakışıklı bulur. Bu nedenle aşk onun için genelde daha güzel/yakışıklı olana veya daha popüler olana aşık olma şeklindedir. Aşkın onun için acı veren yönü daha ön plandadır.
Ne yapılmalı peki?
Anne babalar kendilerine önemsiz gibi gelse de ergenin önem verdiği dış görünüş, çil veya sivilce gibi cilt sorunlarını özellikle ciddiye almalılar. Ergen için bunlar hayati konular olabilir. Kişilik gelişimlerini etkileyebilir. Ergenin bu sorunlarına önem verdiklerini ve bu konuda kafa yorduklarını ve yanında olduklarını hissettirmeliler. Ayrıca onlara bu sürecin geçici olduğu açıkça anlatılmalı, bilimsel ve duygusal açıklamasını yapmalıdır. Ergen bireyin olumlu yönleri ve başarıları ön plana çıkarılarak başarılı olduğu sosyal alanlarda desteklenmelidir.
Ergenlik çilleri neden kaynaklanır?
Dr. Güneş Ertürk: Çiller kalıtsaldır. Çilli kişilerin çoğunda kırmızı saça da neden olan MC1R adlı bir gen mevcuttur. Doğumda çiller görünmese de 6 ay ile 3 yaşları arasında görülmeye başlarlar. Çilleri arttıran temel etken ise güneştir. Çünkü çiller melanosit denilen renk hücrelerinin fazla çalışıp, üst deriye fazla renk pigmenti aktarması nedeniyle ortaya çıkarlar. Güneş ışığı melanositleri uyararak fazla renk üretimini tetikler. Bu yüzden yazın çiller artar veya ortaya çıkar, kışın ise çiller hafifler veya kaybolur.
Peki, ya sivilceler?
Sivilceler tedavi edilebilir. Ancak çil tedavisi için ergenlik doğru bir zaman değil. En iyi tedavi yöntemi güneşten korunmak olabilir. Çiller ancak yetişkin olunduğunda tedavi edilmeli. Erişkinlik çağında, ihtiyaç halinde çiller lazer teknolojileriyle giderilebilir.
Anne ve babalara ve çocuklara önerileriniz neler?
Çili olan bireylerin güneş ışınlarının yaratacağı ben, leke, cilt kanseri, kırışıklık ve cilt yaşlanmasına eğilimleri fazladır. Bu yüzden dış mekânlarda güneşten koruyucu kullanımına, yoğun güneş altında şapka, giysi ve gözlük ile güneşten korunmaya özen gösterilmelidir. Ergenlik döneminde sivilcelenme eğilimi nedeniyle yağsız, akneli ciltlere özel güneşten koruyucular tercih edilmelidir. Bir de D vitamini eksikliği varsa mutlaka takviye alınmalı ve sağlıklı beslenilmeli.
Kaynak: Hürriyet

Özel Öğrenme Güçlüğü
Özel öğrenme güçlüğü nedir: Okuma, yazma, dinleme, konuşma ve matematiksel becerilerin kazanılmasında kendini gösteren beceri eksiklikleridir. Zekasından beklenmedik yetenek kayıpları vardır.
Genel olarak bu probleme okuma bozukluğu anlamına gelen DİSLEKSİ denilmektedir. İlk fark edilmesi yüzyıl başlarında örgün eğitim arttığında bazı çocukların diğerlerine göre okumayı öğrenmekte zorlanması ve bazı ses ve harfleri karıştırmasıyla olmuştur. Bu çocuklar incelendiğinde zekalarının iyi olmasına rağmen okuma ve yazma becerilerinin çok aşağılarda olması dikkat çekmiştir. Daha ileride araştırıldıkça bu yetenek kayıplarının konuşmada , konuşmayı anlamada, matematikte, kas hareketlerinin kontrolünde ve hatta yabancı dili öğrenme sorunları gibi geniş bir alanda görülebildiği tespit edilmiştir.
Bu kişiler bilgiyi farklı bicinde işler. Sıralama yapma, okuma ve bilgiyi organize etme konularında sıkıntı yaşarlar. Bu rahatsızlık çocuğun motivasyon, dikkat, algılama süreçlerinde oldukça büyük güçlükler çıkarır.
Dislektik çocuklar birçok zorluk yaşasalar da, zeka seviyelerinin ortalamanın genelde üzerinde olması nedeniyle başka farklı yeteneklere sahip oldukları görülmektedir. Beyinsel farklılıkları onların farklı bakış açılarıyla düşünmesine olanak tanır. Bazen zorlukları avantaja dönüşebilir.
Özel öğrenme güçlüğü bir hastalık değildir. Yeteneklerdeki farklılıklardır.
Özel öğrenme bozukluklarının belirtileri nelerdir: Dil gelişimlerinde gecikme olabilir. Bazen konuşmalar 4 yaşını bulabilir. Telaffuz sorunları, Birbirine yakın sesleri karıştırabilir. Kelime dağarcığı yaşıtlarına göre sınırlıdır. Arkadaşlarıyla sohbet başlatma ve sürdürmede sorunlar yaşayabilir. Konuşurken ifadesi zayıftır. Sağ-sol, yukarı- aşağı kuzey- güney gibi kavramları karıştırır. Zaman kavramını algılamakta zorluk çeker. Sabah, öğlen, dün, bugün, yarın ı karıştırabilir. Renkleri, şekilleri, harfleri, rakamları karıştırabilir. Düğme ilikleme, bağcık bağlama, çizim yapma gibi kas becerileri zayıftır ve gecikebilir. Yıla ay gün mevsim kavramlarını karıştırabilir. Mevsimi sorunca mart diyebilir.
En çok karıştırdıkları harfler; m-n, f-v, b-m gibidir. Yazarken bazı harfleri ters yazabilir. –Ve yazması gerekirken –ev yazabilir. Bazen tamamen tersten yazabilir. –Kapı yazacağına –Ipak yazabilir. En ileri düzeyde yazıyı tamamen ayna görüntüsü gibi tersten yazar.
Özel öğrenme bozukluğu olan çocukların anne-babalarını yapması gerekenler. İlk önce durumu kabullenip çözüm aramalıdırlar. Çocuğa daha fazla baskı yaparak veya daha fazla çalıştırarak düzelemeyeceğini bilmelidirler. Tedavi gereken bir durumdur ve okulla birlikte ekip çalışması ister. Bu problemde özel eğitim denilen farklı eğitim yöntemleri uygulanması gerekir. Çocuğun başarısızlıklarını ön plana çıkarmadan başarıları övülmelidir. Unutmayalım ki en kötü durum çocuğun motivasyonunu kaybetmesidir. Sabırlı olunmalı ve çocuğun özgüvenini yüksek tutmalıdır. Ayrıca çocuk sosyal faaliyetler ve sporla iletişim becerileri arttırılabilir ve kas koordinasyonu geliştirilebilir.